Gen ifade teorisi. Steroid hormonları küçük bir moleküler ağırlığa sahiptir ve yağda çözünür. Hedef hücrelere difüzyon veya taşıyıcı taşıma yoluyla girebilirler. Steroid hormonları, hücrelere girdikten sonra sitozoldeki reseptörlere bağlanarak hormon-reseptör kompleksleri oluşturur; bu kompleksler, uygun sıcaklık ve Ca2+ katılımı altında nükleer zar yoluyla allosterik translokasyona uğrayabilir.
Çekirdeğe girdikten sonra, hormon bir kompleks oluşturmak için çekirdekteki reseptöre bağlanır. Bu kompleks, kromatinde histon olmayan spesifik bölgelere bağlanır, bu bölgede DNA transkripsiyon sürecini başlatır veya inhibe eder ve ardından mRNA oluşumunu destekler veya inhibe eder. Sonuç olarak, biyolojik etkilerini elde etmek için belirli proteinlerin (esas olarak enzimlerin) sentezini indükler veya azaltır. Tek bir hormon molekülü, binlerce protein molekülü üretebilir, böylece hormonun güçlendirilmiş işlevini gerçekleştirebilir.
Hormon Tepkisi Kas aktivitesi sırasında, çeşitli hormonların seviyeleri, özellikle enerji arzını harekete geçirenler, değişen derecelerde değişir ve vücudun metabolik seviyesini ve çeşitli organların fonksiyonel seviyesini etkiler. Egzersiz sırasında ve sonrasında belirli hormonların düzeylerinin ölçülmesi ve bunların sessiz değerlerle karşılaştırılmasına egzersize verilen hormonal yanıt denir.
EPİNEFRİN, NOrepinefrin, Kortisol ve Adrenokortikotropin GİBİ hızlı yanıt veren HORMONLAR, EGZERSİZDEN HEMEN SONRA plazmada ÖNEMLİ OLARAK YÜKSELİR ve kısa sürede zirveye ulaşır.
Aldosteron, tiroksin ve pressör gibi ara reaktif hormonlar, egzersizin başlamasından sonra plazmada yavaş ve istikrarlı bir şekilde yükselir ve dakikalar içinde zirveye ulaşır.
Büyüme hormonu, glukagon, kalsitonin ve insülin gibi yavaş yanıt veren hormonlar, egzersize başladıktan hemen sonra değişmezler, ancak egzersizden 30-40 dakika sonra yavaşça artarlar ve daha sonra zirveye ulaşırlar.